Kanal D izle Star Tv izle Atv izle Show Tv izle Fox Tv izle TRT 1 izle NTV Spor izle Kral Tv izle A Haber izle Tv8 izle NTV izle CNN izle Samanyolu izle Tjk Tv izle Yumurcak Tv izle
Herkese Selamlar.Biliyorum uzun zaman yazamama huyu bana da belirdi sanırsam.Bu konuyu ayrıca yazmak gerekli bence.Sanırım bu isteksizlik Bahar ayından olsa gerek. İçimden hiç yazmak gelmiyor ama güzel gördüğüm şeyleri paylaşma prensibini aklıma getirerek yazacağım bu yazıyı.Yazacağım bu yazı dershanemizin vermiş olduğu testlerin arkasında motivasyon ağırlıklı yazılar.İçlerinden bir tanesi çok hoşuma gitti gerçekten düşündüren bir yazı.Uzatmadan yazıyı yazayım hemen.Yazıyı sonuna kadar okuyanlardan Allah razı olsun.Çünkü biraz uzun bir yazı.







Otobüs yolcuları, elinde beyaz bir baston taşıyan genç kadının otobüse binişini sempati ile izlediler. Basamakları geçti, boş olduğu söylenen koltuğu el yordamıyla buldu, oturdu, çantasını kucağına aldı.Bastonunu koltuğa yasladı.34 Yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu.Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, birden karanlık bir dünyanın içine düşmüştü. Artık hayatta tek dayanağı kocası Mark'tı.Mark, hava kuvvetlerinde subaydı. Susan'ı bütün kalbiyle seviyordu. Susan gözlerini kaybedince ona yeniden güç kazanması, kaybettiği güvene yeniden sahip olması için ona yardım etmeliydi. Susan, yine kendi kendine yeterli olduğuna inanmalı, kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmeliydi.



Sonunda Susan'ı işine dönmeye ikna etti. Peki, ama evden işe nasıl gidecekti? Genelde otobüsle giderdi.Mark, kendi işi tam aksi yönde olduğu halde her sabah arabasıyla onu işe bırakmayı önerdi. İlk günler Susan kendini rahat hissetti. Mark da "Görmüyorum, artık hiçbir işe yaramam!" diyen karısını çalışmaya başlattığı için mutluydu. Ama bir süre sonra Mark, işlerin iyi gitmediğini fark etti. Başkasına bağımlı yaşamın Susan'ı mutlu etmesi mümkün değildi. İşe eskiden olduğu gibi kendi başına otobüsle gitmeliydi. Ama Susan hâla o kadar hassas, o kadar kırılgan, o kadar öfkeliydi ki ne yapabilirdi ?  "Otobüs" lafı ağzından çıkar çıkmaz Susan öfkeyle haykırdı. "Nasıl yaparım? Görmüyor musun ben körüm! Nerde olduğumu nereden bilirim, nereye gittiğimi, nasıl anlarım? Galiba sana ağır gelmeye başladım, beni başından atmaya çalışıyorsun."



Duydukları Mark'ın kalbini fena hâlde kırdı. Ama ne yapacağını biliyordu. "Her sabah ve her akşam otobüsü arabayla takip edeceğim. Sen bu yolculuğu tek başına yapmaya hazır olana dek sürecek bu." Tam iki hafta Mark, Susan'ın otobüsünün arkasından gitti. İki hafta hanımına diğer duyularını nasıl kullanacağını anlattı. Özellikle duymanın pek çok sorunu çözeceğini izah etti. Kulakları ona nerede olduğunu söyleyebilirdi. Otobüs şoförü ile ahbap olursa, her şey kolaylaşır, şoför her gün ona önde yer ayırırdı.



Nihayet Susan yolculuğu tek başına yapmaya hazır olduğunu hissetti. Pazartesi sabahı geldi. Ayrılırken otobüsün geçici eskortu kocasına, hayattaki büyük dostuna sarıldı. Gözleri yaşla doluydu Susan'ın. Kocasına öyle teşekkürle doluydu ki onun sabrı, sadakati, desteği ve sevgisiyle umutsuzluk uçurumundan nasıl çıkmış, nasıl yeniden hayata dönmüştü."Allahaısmarladık!" dedi kocasına ve ayrıldılar. Kendini hiç bu kadar iyi hissettmemişti, başarıyordu, tek başına başarıyordu.. Cuma sabahı, Susan her gün ki gibi otobüse bindi, bilet parasını uzattı şoföre. "Sizi kıskanıyorum bayan" dedi şoför.



"Neyimi kıskanıyorsunuz benim." diye sordu şoföre. "Sizin kadar sevilmek, bu kadar şefkat ve sevgiyle korunmak çok hoş bir duygu olmalı bayan!" dedi şoför. "Nasıl yani?" dedi Susan. Bir haftadır, her sabah yakışıklı bir subay köşede duruyor ve siz otobüsten inene kadar izliyor. Yolu kazasız geçmenize bakıyor, ofisinize girene kadar oradan ayrılmıyor. Sonra size bir öpücük yolluyor, elini sallıyor ve yürüyüp gidiyor. Siz çok talihli bir kadınsınız bayan. Mutluluk gözyaşları Susan'ın yanaklarından akmaya başladı. Ve birden hatırladı Mark'ı hiç görmüyordu ama bir haftadır yanında olduğunu hem de öyle kuvvetli hissediyordu ki..



Talihli, gerçekten talihli idi. Öyle bir armağan vermişti ki hayat ona, "görmekten" daha değerliydi. Bu armağanın varlığına inanması için görmesi gerekmiyordu. " Çünkü: Sevginin Aydınlatamayacağı Karanlık Yoktu.."





Bende sorarım size:  "Günümüzde böyle Sevgi varmıdır?


Herkese hayırlı günler dilerim öncelikle.Bugün sizlere çok keyifli bir blog projesi olan "Veblogu.com" dan bahsetmek istiyorum.İsmini ilk defa dün duyduğum bu blog sistemini çok sevdim.Şubat'ın 18'inde açılmış çok güzel bir servis.Kısaca özetlemek gerekirse: Ücretsiz ve worpress altyapısını kullanan bu sistem kayıt olduktan sonra size 25 MB'lık bir kota veriyor.Kayıt olmak ise çok kolay.Kayıt olmak yalnızca 1 dakikanızı alıyor.



Ben pek sevmem worpress ile ilgili haberleri,gelişmeleri vs (kıskançlıktan olsa gerek :) ama bu öyle bir şey değil kesinlikle.En önemli kısım benim için şurası oldu.Uzun zamandan beri  Blogger'ın nimetlerinden yararlanan insanları wordpress blog sistemine ısındırması.Tabii ki bu benim görüşüm.Diğer insanlar ne der bilemem? Ama kesinlikle denemekte fayda var.O kadar kolaymış ki wordpress'in admin paneli.İstediğiniz gibi widget,tema,modül ekleyebiliyorsunuz.Orada gezinince sanki wordpress'te altyapısını kullanıyorum sandım bir anda :)  Yeni veblogu.com'daki bloguma ulaşmak için tıklayı-n



Önemli diğer nokta da benim için şurası oldu. Şimdiki blogger kullandığım sistemde blogumun adı: "Enes ve Blog'u" orda kayıt oldum ve ilginçtir bu açıklama sitemin ismi oldu :)  Yani   enes.veblogu.com  :(   Neyse haddinden fazla uzattık herhalde.Daha fazla bir şeyler yazmadan sizinde bu nimetten yararlanmanızı tavsiye ederim: Özellikle de Blogger kullanan kişilerin...Bir kez daha tebrik etmek istiyorum böyle bir projeyi hayata geçiren kişilere(İlkay Bey başta olmak üzere) Haydi kalın selametle...