Kanal D izle Star Tv izle Atv izle Show Tv izle Fox Tv izle TRT 1 izle NTV Spor izle Kral Tv izle A Haber izle Tv8 izle NTV izle CNN izle Samanyolu izle Tjk Tv izle Yumurcak Tv izle
Bugün sizlere bilgisayarı kaldırmadan önce yapmış olduğum bir çalışmayı sunacağım.Tasarımı çok iyi bilmesem de merağım yüzünden çok güzel şeyler öğrenmiştim yaz ayında internetten.İşte bu merak sonucu photoshop'u biraz olsun yüzeysel olarak öğrendim diyebilirim daha doğrusu çalışma mantığını anladım.



Tasarım ile ilgili çok güzel bilgilerin bulunduğu
Öğren.tv'de kalem çalışması olduğunu görmüştüm.Çok güzel bir şeffaf kalem vardı sonuç olarak.Sonra bende yapmaya karar verdim.O çalışmaya gerçekten çok önem verdim birçok vazgeçme anım oldu ama yılmadan devam ettim.Sonuçta aşağıdaki gibi bir kalem ortaya çıktı.





Marifet diye yazmıyorum.Sadece benim gibi az bir bilgiyle neler yapabileceğinizi görmeniz açısından bu yazıyı paylaşma gereği duydum.Sizin yapmanız gereken tek şey şuradaki videoyu çok dikkatli izleyerek bir şeyler oluşturabilmek.Ama yukarda dediğim gibi bu çalışma çok dikkat istiyor.1 adımı bile kaçırsanız bu çalışma heder olur.O yüzden ince eleyip sık dokuyarak yapmakta fayda var.Hepiniz sağlıcakla kalın,Allah'a emanet olun..
Çocuk dediğin: "Yapma" deyince yapmaz.                    Çoçuk dediğin; verilen öğütlerin dışına çıkmaz,
"Yat" deyince yatar.                                                             ağaca da çıkmaz, kapının önüne çıkar.
                                                                                  
Çoçuk dediğin; önüne konanı yer,                                 Çoçuk dediğin; durmadan ıslık çalmaz,
yeni icatlar çıkarmaz.                                                         yemekten önce mandalina yemez.

                                                   
Çoçuk dediğin; ders .alışır,                                             Çoçuk dediğin; büyüklerin bir dediğini iki ettirmez
dik kafalılık etmez.                                                             zırt pırt televizyonu açmaz.

                                                      
Çoçuk dediğin: paylanınca önüne bakar,                      Çoçuk dediğin; insanın tepesine binmez
evi dağıtmaz.                                                                        akşama kadar bisiklete de binmez.

                                                              
Çoçuk dediğin; çok soru sormaz,                                  Çoçuk dediğin; kimsenin dalına basmaz,
karşılık vermez.                                                                  ıslak yerlere de basmaz.

                                                           
Çoçuk dediğin; her şeyi istemez,                                    Çoçuk dediğin; sofra da adam gibi oturur
her duyduğunu söylemez.                                                  büyüklerin yanında oturmaz,haylazlık etmez.

                                             
Çoçuk dediğin; anasından,babasından korkar,               Çoçuk dediğin; çoçukluğunu bilir,
"Şimdi seni gebertirim!" denince suspus olur.                   saygı-sevgi bilir,dersini de bilir.

                 
Çoçuk dediğin; her önüne gelenle oynamaz,                   Çoçuk dediğin; insanın kafasını şişirmez,
 büyüklerin vurduğu yerde gül biteciğini bilir.                     pırtlatmak için avucunu şişirmez, çok gülmez.

                  
Çoçuk dediğin; çağrılınca gelir,yemek saatinde               Büyüklere gelince... :Onlar hep büyüktür.Her şeyi
eve gelir, yüzüne bakılınca da kendine gelir.                         yapabilirler.
                                                                          

                                       "VE ÇOÇUKLAR YAŞLANIP ÖLÜNCEYE DEK                                             
                                       HER ŞEYİ BÜYÜKLERİN YAPABİLECEKLERİNE                                        
                                        İNANARAK YAŞARLAR..."   Çoçuk Dediğin..
Öncelikle bu mim'i bana gönderen sürahi'ye teşekkür ediyorum.Son zamanlarda dinlediğim en iyi 10 şarkıyı sormuşlar."Ben öğrenci adamım müzikle işim olmaz" demeyip mimi cevaplıyorum :) Efendim şu sıralar fazla müzik dinleyemesem de ara sıra dinlediğim çok güzel müzikler var.Bilgisayarı kaldırdığım için yeni bir tane mp4 player almıştım.Birde ses sistemim var odamda.Canım çok sıkıldığında bu mp4 player'ı ses sistemine bağlayıp yüksek sesle dinliyorum.Ne dinliyorsun diye soruyorsanız: Genelde beni en iyi anlatan tür Rap'dir.Ama kaliteli rap müzikleri seçerim.Önüne gelenin Rap'çi ya da Şarkıcı olduğu şu günlerde ben genelde Sagopa Kajmer,Kolera ve MT dinlerim.İşte Dinlediğim Müziklerin listesi:





1-) Sagopa Kajmer:  Vesselam
2-) Kolera:  İnziva
3-) Sagopa Kajmer:  Düşersem Yanarım
4-) Dj Yahel:  İnta Omri
5-) MT:  Anlamam
6-) Ökü&Berk:  Hastane Önü İncir Ağacı
7-) MT:  Şiir Dedin Karaladım
8-) Osman Efe:  Muratgilin Damından Atlayamadım :)
9-) Grup Sabii: Sonunda Yalnız Kaldım

10-) Sagopa Kajmer:  Düşenin Dostu Olmaz



İşte benim genelde dinlediklerim bu şekilde.Bende bu mim'i Kerem Akyol'a gönderiyorum...
Bundan yaklaşık 2 ay önce yani Ramazan bayramından sonra yeni bir telefon almıştım.Eski telefonumu satıp yeni telefonu aldım yani bir nevi takas oldu.Aldığım telefon ahım şahım bir şey değil.Öncelikle şunu söyleyeyim aldığım telefon Çin malı.Birçok kişi bu kısmı okuduktan sonra eminim şöyle diyecektir: "Oğlum Çin malı telefon alınır mı? Onların dandik olduğunu bilmiyor musun? İki günde bozulur o ! vs. vs. :)



Biliyorum çin malı ama o kadar haksızlık etmemek gerek bence.Bende öyle diyordum ilk başta hayatta çin malı telefon kullanmam diye ama büyük konuşmamak gerektiğini bir kez daha anladım.Telefonun modeli "N99 SAFİR".Ama bu gerçekten başka bir telefon.Yazı fontu felan çok güzel.Etrafınızda belki görmüşsünüzdür Çin malı telefonlardan bizim halkın deyimiyle Çakma olanlardan..



Bu telefon dokunmatik değil ve kalemi yoktur en büyük artılarından bir tanesi.Çünkü kalemli olunca ve dokunmatik olunca telefonun ekranı 4 ay ya da daha kısa dönemde tanınmaz hale geliyor.Kuzenimde olduğundan biliyorum :)



Benim çok hoşuma gitti yaklaşık 2 ay oldu halâ kullanıyorum ve hiçbir sorunu çıkmadı.Çok güzel bir özelliğini söyleyeyim: Ekranı sağa yada sola hafif salladığınızda menü yada duvar kağıtları o şekilde değişiyor.Ben bu özelliği daha çok stres atmak için kullanıyorum :P Bir diğer özelliği: Çift hatlı aynı anda iki hattınızı da aktif olarak kullanabiliyorsunuz.En çok bu nedenden dolayı aldım bu telefonu zaten.Daha önce iki telefonum vardı ikisini yanımda taşımakta zorlanıyordum ve mecburen diğerini evde bırakmak zorunda kalıyordum.O yüzden iki hatlı olması benim açımdan çok büyük bir artı (+)



Bir diğer özelliği çift kameralı olması.Bu özellik 3G için herhalde.Telefonun özelliği saymakla bitmiyor daha bilmediğim çok özellik var.Radyosu ve TV'si var.Aynı zamanda bunlardan kayıt yapabiliyorsunuz.Televizyondan .avi biçiminde çok net şekilde kayıt yapabiliyor.Radyo'dan üç farklı ses seçeneğiyle kayıt yapabiliyor.Telefonu yana çevirdiğinizde izlediğiniz kanal tam ekran oluyor bunun gibi birçok özelliği var.



Ayrıca telefonla konuştuğunuz sırada sesinizi çocuk,erkek,olgun erkek,bayan,olgun bayan,renksiz(bunu bende bilmiyorum :P) şekilde değiştirebiliyorsunuz.Türk halkı için çok güzel bir özellik.Hani işletmeyi çok seviyoruz ya tam size göre :) Bu telefonu 150 YTL'ye almıştım 2 ay önce felan şu anda fiyatları 190 ile 200 arasında değişiyormuş krizden dolayı :)



İşte telefonun özellikleri bu şekilde.Tavsiye eder misin diye sorarsanız tavsiye ederim arkadaşlar gerçekten çok güzel.Alır veya almazsınız bu sizin tercihiniz.Ama ben şunu anladım ki: Önyargılı davranmayacaksın hiçbir zaman.Son olarak bir resim ekleyerek konuyu kapatalım.İşte o öve öve bitiremediğim N99 ve özellikleri:





Özellikleri:





















Fonksiyonlar :
+ Tek bir el hareketiyle menu ve kanal değiştirme
+ 1000 girişlik büyük telefon rehberi hafızası
+ Ters çevirince sessize geçme özelliği
+ TV ve Radyodan zaman ayarlı video kaydetme
Teknik Özellikler :
+ TV Özelliği
+ Aynı anda aktif çalışan çif kart özelliği
+ Çift İşlemci
+ Radyo Fonksiyonu
+ Çift Bluetooth
+ Çift Batarya
+ MP3 Çalabilme
+ MP4 Çalabilme
+ 2M Pixel Camera
+ T-Flash Bellek
Bu da orijinalinin resimi:





Orijinali daha güzel gözüküyor.Ama arada yarı yarıya fiyat farkı olduğunu unutmayalım :)
Selamın Aleyküm Blog alemi.Buraya konu yazmayalı tamı tamına 2 küsür ay olmuş.Gerçekten insan özlüyor şuraya yazmayı.Daha önce internet kafeye geldim ama bir türlü konu yazma fırsatım olmadı,kısmet bugüneymiş..



Bu süre zarfında ne oldu kısaca değineyim: Dershane başladı başlayalı dersler çok yoğun gidiyor.Deyim yerindeyse hiç durmadan çalışıyoruz elhamdülillah.Bazen hiç istemesem de kendimi zorluyorum.Biliyorum ki sonucu iyi olacak inşallah.Bazen sabahları kalktığımda dershaneye bile gitmek istemiyorum,o sıcak yataktan kalkmak hiç istemiyorum ama biliyorum ki gitmek zorundayım.Dersler bazen yorucu ortam bazen sinir edici oluyor ama katlanıyoruz.Çünkü katlanmak zorundayız.Bizim ders çalışmaktan başka bir lüksümüz yok,olmamalı.Bu şekilde inanarak yola devam ediyoruz.Rabbim de "Yürü Kulum" derse neden olmasın ki ?



İşte ders ve dershane yukarıda ki gibi.Beni tanıyanlardan ve blogdan haberi olanlardan sadece bir isteğim var "Dua" Dualarınız benim için çok önemli dostlar.Sadece şimdi değil hayatımızın her anında lazım olan şey dua.Dualarınızı esirgemezseniz çok mesut olurum arkadaşlar..



Dershane sürecinde bunları yaşıyorum.Bunun dışında konsere gitmiştim.Hayatımda ilk defa bir konsere gittim ve iyikide gitmişim.Sagopa Kajmer&Kolera teşrif ettiler Gaziantep'e.Konser olacağını 1 ay öncesinden duymuştuk o yüzden bu sefer de kaçırmayalım dedik ve gittik kuzenle.Konser bitince sesimizin gittiğini de fark ettik :) Konuşuyoruz konuşuyoruz sesimiz gerçekten kısılmış.İlk defa sesimin o denli gittiğini gördüm (: Konserden laf açılmışken birkaç da fotoğraf ekleyelim bari.İşte 26 Ekim 2008 Gaziantep Konseri:





                                       

                                       





İşte konserden bu görüntüler kaldı.Bir daha olursa bir defa daha gitmek isterim gerçekten çok güzeldi.Herkese tavsiye ederim ayrıca..



Benim hayatım bu şekilde devam ediyor.İşte ilk yazı fırsatını buldum çok şükür.Benim için çok iyi oldu,belki sizin içinde iyi olmuştur.Uzun süre yazdıktan sonra birden ortadan kaybolmak insanı merağa sevk ediyor.Neyse çok fazla uzatmadan lafı burada bitireyim.Kendinizi iyi bakın Allah'a emanet olun..
 Güncelleme:Tema aksaklıklardan dolayı yine değiştirilmiştir.





Blogger'da 1 seneyi geride bıraktığımı daha önce
şurada yazmıştım.Bugün ise belki de son konumu yazıyorum bu blogda :(



Yeni çıkan temalara bayılıyorum aslında.Zaten çoğu wordpress'den uyarlanma.Temaya karşı da bir zaafımız olduğundan her an insanın tema değiştiresi geliyor.Ah biraz daha sürem olsaydı belki ilerde "Tema değiştirme sanatı" başlıklı bir konu açabilirdim :)



Neyse efendim konuyu dağıtmayalım.En son tema değiştirdiğimi şurada yazmıştım.Bu kaçıncı tema değişikliğim bilmiyorum ama adam akıllı temaya geçmeyi bir türlü beceremedim.En son kullandığım tema güzeldi ve o konuda söylediğim gibi sorun çıkarmazsa o tema ile uzun bir süre devam edecektim.Ama ufak tefek hatalar yüzünden ve biraz da sıkılmamdan bu en son temaya geçtim.



Yeni temaya gelince:gayet güzel ve şık bana göre.3 tarayıcı da(mozilla, opera, İE) test ettim şimdilik sorun yok ve gayet de güzel çalışıyor.Uzun zamandan sonra ilk defa tek kolonlu bir tema kullanacağım.Benim isteğim 2 kolonlu olması idi fakat bazı arkadaşlarım tek kolonlu temanın benim tarzıma daha iyi gittiğini düşünmüşler sağolsunlar,bende onları kıramadım ve kendi isteğime göre bu tek kolonlu temayı seçtim.





Temanın adı: İzac Studio İsterseniz buradan bu temayı indirebilirsiniz.Tema gerçekten çok şık.Siyah tema bu blogu açtığımdan beri kullanmadım.İlk defa siyah tonlarında bir tema kullanıyorum.Siyah aslında karamsarlığın ve boşluğun simgesidir ama benim siyah kullanmamda ki amaç yazıların daha iyi bir biçimde okunmasını sağlamaktı :D



Temanın gördüğünüz üzere her yeri siyah değil.Her yeri siyah olunca zaten gözleri ağrıtıyor.Bende bunu düşünürekten özellikle yazı yazılan kısmın beyaz olmasına dikkat ettim.Umarım arkadaşlar beğenirsiniz.Fikirlerinizi sormayacağım çünkü cevaplamaya vaktim yok.Dediğim gibi bu son yazım olabilir.(büyük ihtimal)



İkonları gayet yerinde ve küçük olarak kullandım.Bana göre göze batan büyük ikon ya da herhangi birşey yok temada.Gayet sade olması için çabaladım.Saat gece 02:00'den beri bu tema için uğraşıyorum :) Nerden baksanız 4 saatimi aldı.



Gelelim veda konusuna:



Geçen sene bildiğiniz üzere(takip eden arkadaşlar) interneti kapatıp bir çok şeyden  fedakârlık yapacağımı söylemiştim ve ondan sonra da hemen interneti kapatmıştık.Bu sefer de aynı şekilde olacak ve aynı zamanda interneti kapatacağımız gibi bilgisayarı da kaldırıp bodruma koyacağız.Benim elim durmadığı için kaldırıyoruz bilgisayarı da :)





Bilemiyorum alışabilecek miyim bu duruma ama kendimi alıştırsam iyi olacak.Benim için çok güzel tecrubeydi blog yazmak ve de çok keyifliydi.Ancak üniversite kazanılmadan istediğim gibi şeyleri yapmakta özgür olamayacağımı bildiğim için bu duruma hemen alışmam gerekecek.Sonuçta bu benim hayatım...



Bu bloga uğrayan,özellikle alan adını aldıktan sonra ! yorumlarını esirgemeyen tüm dostlara kardeşlerime teşekkür ediyorum beni burda yalnız bırakmadıkları için.Hakkınızı helal edin dostlar.2,5 ayda bir şeyler yapmak çok güzeldi.Ömrüm yeterse 2009 Haziran'da tekrar yazabilirim eğer alan adının vakti dolmazsa o zamana kadar :)



Tekrar hakkınızı helal edin,hoşçakalın...
Allah o kadar kudretli birisi ki inanın her yerde karşınıza mutlaka çıkıyor.O'na gitmek isterseniz O size daha çok yaklaşıyor.Eğer ne kadar da uzaklaşmak istersenizde O'da sizden uzaklaşıyor.İnanın demin google'a Allah yazdım sadece görsel sonuçlarda 2,5 milyon küsür resim sonuçları çıktı karşıma.Kâinatın her yerinde kendini çok güzel ve çok değişik şekillerle göstermiş Yaradan...



Allah'ın varlığı ile ilgili bir yazı yazacağım aşağıya.Allah'a inanıyorsanız bu yazıyı sevdiklerinize değer verdiklerinize yollayın.İnanmıyorsanız da,boşverin gitsin...



"Allah Var"





Adamın biri her zaman yaptıgı gibi saç ve sakal traşı olmak icin berbere gitti.Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular.Birden Allah ile ilgili konu açıldı…

Berber :”Bak adamım,ben söylediğin gibi Allah’ın varlığına inanmıyorum”

Adam :”peki neden böyle diyorsun?”

Berber: “bunu açıklamak çok kolay.Bunu görmek icin dışarıya çıkmalısın.Lütfen bana söylermisin,eğer Allah var olsaydı,bu kadar çok sorunlu,sıkıntılı,hasta insan olurmuydu?Allah olsaydı,kimse acı çektirmez,birbirini üzmezdi.Allah olsaydı,bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum…”

Adam bir an durdu ve düşündü,ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği icin cevap vermedi.Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı.tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dagınık göründügüne göre belli ki traş olmayalı uzun süre geçmişti.Adam berberin dükkanına geri döndü.

Adam : “Biliyor musun ne var , bebnce berber diye bir şey yok”

Berber : “Bu nasıl olabilir ki? ben buradayım ve bir berberim”

Adam : ” hayır yok çünkü olsaydı,caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı”

Berber : ” hmm… Berber diye bir şey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?”

Adam : “kesinlikle dogru ! Püf noktası da bu. Allah var,İnsanlar ona gitmiyorsa ,bu gitmeyenlerin tercihi.İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni.”





Alttada resimli olarak aynı yazı var.Onu da bilgisayarınıza kayıt edebilirsiniz.





KEY ödemesini alamayan 332 bin kişiye müjdeli haber geldi.Bugün itibari ile key ödemesinde adı çıkmayan 332 bin kişi artık paralarını Ziraat Bankası'ndan alabilecekler.Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) Genel Müdürü Feyzullah Yetgin ise şunları söylemiş:



Listelerde sadece Emekli Sandığı sicil numarası ile ilan edilen, TC vatandaşlık numarası listede bulunmayan 332 bin 63 hak sahibinin, bugünden itibaren doğrudan Ziraat Bankası'na başvurarak, KEY paralarını alabileceğini bildirdi.



Yetgin, bu durumdaki kişilere toplam 146 milyon YTL ödeme yapılacağı kaydetti.



Haberin detayları yazının devamında:





İNTERNETTEN ADINIZA BAKINListelerde sadece Emekli Sandığı sicil numarası ile ilan edilenlere ilişkin TC vatandaşlık numaralarını belirlemek üzere yapılan çalışmanın tamamlandığını ve bu kişilerin tekrar ''www.keyodemeleri.com'' adresli internet sitesinde ilan edildiğini açıklayan Yetgin: ''Bu durumdaki kişiler, önce KEY ödemeleri listelerine internetten girip, vatandaşlık numaraları ile durumlarına baksınlar. Eğer vatandaşlık numaralarının karşısında bir ödeme görünüyorsa Ziraat Bankası'na gidip paralarını bugünden itibaren alabilirler. Eğer hala vatandaşlık numaraları görünmüyorsa, KEY parası ödenemez.''



Yetgin, listelerde vatandaşlık numarası ile yer alıp da ödemelere itirazları olanların bu kapsamda olmadığını, bu kişilerin normal itiraz süreçlerini sürdürmeleri gerektiğini vurguladı.



KEY listelerinde yaklaşık 2 milyon kişi, sadece sosyal güvenlik numaraları ile ilan edilmişti.



Listelerde sadece Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) sicil numarası ile ilan edilen 710 bin 289 SSK'lının sorunu geçen hafta ''referans numarası'' uygulaması ile çözülmüştü. Bu kişiler, SSK il ve ilçe müdürlüklerinden verilen referans numarası ile Ziraat Bankası'ndan paralarını alabiliyor.



Vatandaşlık numarası sorunu çözülen Emekli Sandığı'na tabi 332 bin kişi ise doğrudan Ziraat Bankası'na başvuracak.



KEY listelerinde sadece sosyal güvenlik numarası ile ilan edilen yaklaşık 1 milyon kişinin sorununun ise çözülmesine çalışılıyor. Bunların büyük bölümünün bankaların veya bazı kuruluşların sosyal güvenlik sandıklarına tabi vatandaşlar olduğu belirtiliyor.



Yetgin'in verdiği bilgiye göre, Ziraat Bankası tarafından bugüne kadar, 4 milyon 521 bin 405 kişiye, 2 milyar 176 milyon 369 bin 733 YTL KEY ödemesi yapıldı.



KEY listelerine itirazı olan vatandaşların ise 27 Ekim'e kadar itiraz başvurularını yapmaları gerekiyor.



KEY kapsamında hak sahibi 8,5 milyon kişiye toplam 2,8 milyar YTL ödenecek.



KEY paraları 5 yıl süreyle ödenebilecek. Bu sürede alınmayan paralar için faiz uygulanmıyor. Süre sonunda alınmayan paralar Hazine'ye devredilecek.



Key Ödemeleri Sonuç Listesi
Avea yine "Ohh be!" dedirtecek cinsten bir tarife hazırlamış Şakafon.Bu servisle sesinizi istediğiniz ses tonuyla sevdiklerinize belli bir ücret karşılığnda gönderebiliyormuşsunuz.Avea hattım olmasına rağmen denemeye fırsatım olmadı ama birazdan neymiş bu işin aslı öğreniriz :)



Buna benzer bir tarifeyi Vodafone geçtiğimiz sene yapmıştı.Ama onda efekt vardı ses değiştirme yoktu.Bakalım eğer güzel bir şeyse bu servis güncelleme olarak yazının sonunda sizi bilgilendiririm.İşte bu servisin detayları:





Nasıl kullanılır?

Canınız eğlenmek istediğinde 9933'ü arıyorsunuz, dilediğiniz ses tonunu seçiyorsunuz, arkadaşınızın numarasını tuşluyorsunuz ve konuşuyorsunuz; konuşurken şaşırtıyorsunuz, gülüyorsunuz, güldüyorsunuz...



9933'ü aradığınızda sesli yanıt sistemi sizi servis hakkında ücretsiz olarak bilgilendirecek ve sizden konuşmak istediğiniz ses tonunu seçmenizi isteyecektir. Çocuk sesi için 1'i, kadın sesi için 2'yi, erkek sesi için 3'ü tuşlayınız. Ses seçiminizden sonra sesli yanıt sistemi aramak istediğiniz numarayı tuşlamanızı isteyecek ve numarayı girdiğiniz takdirde çağrınızı bağlayacaktır. Konuşma sırasında 4'ü tuşlayarak kendi ses tonunuza dönebilirsiniz.



Şakafon servisi ile yaptığınız aramalarda numaranız aradığınız kişi tarafından görülmelidir. Numaranızı gizleyerek arama yaptığınız durumda da numaranız aradığınız kişi tarafından görülecektir.



Nasıl Ücretlendirilir?

Şakafon servisi, dakikası 4 SMS/8 kontör olarak ücretlendirilir.

9933'ü aradığınızda ücretlendirme, servis bilgilendirme mesajı sonundaki sinyal sesinden

1 dakika sonra başlar.



Yukarda gördüğünüz gibi dakikası 4 SMS/8 kontör.Bana biraz pahalı gibi geldi.Ama o kadar uzun süe şaka yapan kimseyi de tanımıyorum çevremde :P
Efendim acısıyla tatlısıyla 1 yılı geride bırakmışız.Daha dün gibi geliyor ilk yazımı gönderişim.Halâ inanamıyorum 1 senenin bittiğine.Dile kolay geliyor 1 sene demesi ama bu blogda geçirilen süreç hiç de dilde söylendiği gibi değilmiş.



Bu blogum için gerçekten fedâkarlıklar yaptığımı söyleyebilirim.Ben bu blogu ne kadar çok sevdiğimi daha önce şurada yazmıştım.İlk yazımı 5 Eylül 2007'de yazmışım.3 gün geçikmeli de olsa bu yazıyı sizlerle paylaşacağım için çok mutluyum.Aslında ben ayın 7'sinde açtım diye biliyordum blogumu fakat 5.'deymiş :D Ve ilk yazımda şu şekilde olmuş:



Uzunca bir düşünüşten sonra artık blog'umun yayın hayatına girmesine karar kıldım.Bu blog'da herkesin uyguladığı yöntemler gibi bende yazılarımı yayınlayacağım ve arkadaşlarla paylaşacağım.Ama ne kadar uzun soluklu bir blog olur orasını bilemem.Bu blog'da belki günlüklerime de yer verebilirim.Ama öncelikle güncel haberler ve bazı forumlardan haberler ekleyceğim.Bugünlük biraz test aşamasında olsa da ilerki günlerde aktifleşecektir.Neyse lafı çok uzatmayalım ve neler yapacaklarımıza karar verelim...



enesilhan.blogspot.com


İşte yukarda ilk yazım o şekilde olmuş.Ve dikkatinizi çeker ki o zaman blogspot uzantılı idi ve şurada da alan adı aldığımı yazmıştım.Blogspot uzantılı iken açıkçası beni pek tatmin etmiyordu.Ama çok şükür paralı uzantı alınca içime sinerek ve özgün yazılarımı yazmaya başladım.Bu blog için fedakârlık yaptım demiştim ya yukarda hah işte dershane'de bazen boş derslerde herkes internet kafe'ye gidip(bende dahil) Fifa 2008 oynarken ben blogumda acaba ne yapabilirim diye düşünüyordum :)



Çoğu zaman internet kafe'de öğrendim blogun özelliklerini.Html dilini de az çok çözmüş vaziyetteyim elhamdulillah.Tüm yenilikleri internet kafeden yazıyordum.Çoğu yazım alıntı oluyordu.Özgün yazamaıyordum.Zaten internet kafedeyken insan ne kadar özgün ve özgür olarak yazabilir ki...



Ve dershanemin bitmesiyle internetimizi tekrar açtırdığımızı şu adreste yazmıştım.En önemlisi de bu blogun bir sürü güzel arkadaşlar ve güzel dostlar edinmem oldu.Bazen tevafukla ben buldum onları bazen de,onlar beni buldular.Tanışmak,onlarla bir şeyler paylaşmak çok güzel gerçekten.En sıkıldığınız anlarda bir yorumları ile yüzünüzü gülümsetebiliyorlar.Tıpkı şu şekilde :D



Onlara burdan çok teşekkür ederim.Beni hiç yalnız bırakmadılar.Tabii bende karşılık olarak onları yorumlarımla ve özel mesajlarımla destek verdim.



Bir diğer gelişme Bilişim Rüzgarı oldu.2 yıldır üye ve moderatör olduğum bilişim forumda sevindirici gelişmeler oldu.Sağolsunlar belli aylar içinde değişik değişik hediyeler göndererek yüzlerimizi güldürdüler.Allah onlardan razı olsun.Bilişim rüzgarı ile açtığım konular ise şu şekilde:



Bazen çok karamsar olup bazen çok düşündüğüm yazıları şu şekilde yazmışım:





Oksijen Çadırı bölümümü ise şu konularla göstermişim:



Tema değişiklikleri şu başlıklarla göstermişim:





İşte bu yazılarla 1 sene dolu dolu geçmiş benim için.Şu an için bu yazı ile birlikte 98 yazım var ama dediğim gibi dershane'de olduğum için internet kafeden alıntı yazılar yazıyordum.Alıntı yaptığım tüm konuları alan adımı değiştirmemle sildim.Daha çok özgün yazılar kaldı ve de bilgilendirici.Beni tanımak içinse şu adrese tıklayabilir nacizane beni tanıyabilirsiniz :)



Herkese çok çok teşekkür ediyorum yorumlarıyla verdiği destekler için.Hepinizi çok seviyorum.Umarım blog serüvenim devam eder ama iler ki günlerde bu konuya açıklık getirmek amacıyla bir konu açacağım.Bir sonra ki konuda görüşmek üzere efendim...
Efendim 1 ay öncesinde başlayan araba sürme serüvenim bitti gibi.Arabaya bir merak saldım ki görmelisiniz :D Tabi araba kullanmayı öğrenmeden önce motor sürmesini öğrendik.Pek bir alâkası yok ama motor sürdükten sonra araba sürmek, insana daha çok özgüven getiriyor,en azından ben böyle hissediyorum.



1 ay öncesinde G.antep merkeze gitmiştim.Orada annanemgilde kalıp gündüzleri dayımgilin halı dükkanlarına çalışmaya gidiyordum.Efendim halı demişken öyle bir halılar var ki dayımgilin dükkanında, benim bile kendi odama alasım geldi :) Malumunuz dayımgil Kaşmir Halı satıyor ve böyle bir marka olunca insanın hayran kalmaması imkansız gibi birşey oluyor (:



İşte ben dükkana git gel baktım canım sıkılıyor.Sonra dayımgilin Hyundai H100 model bir ticaret arabası var; işte teslimat yapılırken felan kullanılıyor.Günlerden bir gün yine teslimat yapılacaktı.Sonra aldık halıları eve teslim ettik.Arabayı ise kuzenim mahmut sürüyor.Ve teslimat bittikten sonra dükkana yavaş yavaş giderken mahmut'dan arabayı istedim.Ne olur mahmut süreyim biraz belki alışırım ve ilerde bende sürerim hesabı istedim.Allah razı olsun oda beni kırmadı verdi :)



İlk bindiğimde çok heyecanlıydım ve kalbim küt küt atıyordu (: Neyse efendim bindik tabi geçen seneden kalan çok az bir tecrübem vardı.Ama geçen sene arabayı hep istop ettirmiştim.Depriyaj-Gaz ayarlamasını yapamamamdan dolayı istop ettirmiştim.Bu dediğimi araba kullanmayı bilenler çok iyi anlar :P Ama bu sefer bindiğimde bu ayarlamayı kafamdan düşünerek uygulamasız olarak yapmayı başarmışım.



Sonra birde baktım ki araba gidiyor.Bu sefer debriyaj-gaz ayarlamasını iyi yapmışım(mahmut öyle söylüyor :) Neyse gittik gittik vitesi felan atıyorum derken hızımız 60 felan olmuş ve daha da hızlanıyorum.80'e gelince yanımdaki mahmut Allah'ım bir bağırıyor "Enessssss yavaş lan çarpacaktın az daha" şeklinde serzenişte bulunsa da ben hiçbir şey olmamış gibi devam ettim :P



O bağırdıkça bende heyecanlanıyorum ve araba sallana sallana sağa sola doğru gidiyor.Neyse burayıda geçelim.İlk binişim biraz acemi oldu hız tutkumdan dolayı tabii ki.Ben 3.vitesi attım 4.vitese geçmek istiyorum kuzen izin vermedi maalesef.Ve o vitesi 4'e atamayışım içimde kaldı :D



İkinci sefer bindiğimde ise gayet güzeldi iyi ilerliyorduk.Tabii ben iyi sürdüğümü sanaraktan yola devam ederken önümüzde bir halk dolmuşu belirdi.Mahmut sakin olmamı söyledi.Tabii ben buna aldırır mıyım bir kere sürmeyi öğrendik hesabı o sözleri kulağıma takmadan gaza basmaya devam ettim.Sonra dolmuşu sollamaya kalktım,karşı şeritte de bir araba vardı bende dolmuşu sollayayım dedim.Ve karşı şerite geçince iyice heyecanlandım ve o arabanında hızla geldiğini düşünerek bende gaza iyice bastım.Meğer karşı şeritteki araba gelmiyormuş olduğu yerde sabit duruyormuş :P



İşte dolmuşu tam solladığım sırada karşı şeride geçerken bu yanımdaki mahmut bir bağırdı ve direksiyonu bir çevirdi sol tarafa.Ben normal gittiğimizi sandığım anda meğer dolmuşun aynasına çarpıyormuşuz :) Olası bir ayna kırılmasını kardeşim benim kuzenim mahmut engelledi sağolsun Benim kafamda debriyaj-gaz-vites üçlüsü olduğundan direksiyon hakimiyetini tamamen unutmuşum.Çok tuhaftır 5-6 kere bindiğim o arabada bir kere olsun dikiz ve yan aynalara hiç bakmamışım :P Bunu da sonradan farkettim...



Birde karşıdan bir polis geldi ki bu olayı ne siz sorun ne ben söyleyeyim
:D Karşıdan polis yavaş yavaş bizi süzer gibi ge.iyor yanımızdan.Mahmut'da bende ilk başta çok korktuk tabi bizde ne ehliyet ne ruhsat var.Birisi bize çarpsa suç onda olsa ceza yiyen biz olacağız :P Sonra mahmut yavaştan yavaştan usulcana çaktırma sakin ol diyor.Bende tamam yavaş olacağım dedim ve kalbim ata ata geçtik orayı :) Tabi ben ilk başta heyecanlansam da şuna güvendim.Fizik itibari ile büyük gösterdiğimi aklıma getirerekten sakin ağır başlı beyefendi gibi durarak sürdüm :D



Yazının çok uzadığının farkındayım ama öyle bir duygu ki yazmadan da edemedim.Biraz daha direksiyon ve ayna kontrollerim olsa bu işi tam anlamıyla çözdüm demektir.Sandığınızdan daha kolay ama... ek şeyleri unuttuğunuz zaman direksiyon ayna fren vs işi bir anda batırabilirsiniz :)

Çok riskli yerlerde araba kullandım ama buna rağmen çok şükür ki araba merakımı da kazasız bir şekilde atlattım.Sizde merak salarsanız bu işe dediğim tavsiyelere kulak verin bence yoksa istemediğiniz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz Allah muhafaza :P